2013 yılının ilk günleriydi. Doktor arkadaşlarla
beraber öğle molasında haberleri izliyordum. Haberde uçaktan atılan varil
bombası sonucu parçalanan çocuğunu kucağına alan Babasının feryadı vardı.
Babasının ağlamaya bile mecali kalmamıştı. Aklını yitirmişçesine bağırıyordu.
Hayatım boyunca sayısız ameliyat yapmıştım. Fakat böylesine acı veren bir durum
ilk defa karşılaşmıştım. Severken bile incitirim diye kıyamadığı evladının
paramparça olmuş cesedi vardı artık kucağında. İçimden bir ses yazık bu
çocuklara derken başka bir ses de sadece yazık demekle olmaz diyordu. O gün
bitin psikolojim bozuldu. Eve gitmek istemedim bir türlü. Yürüyemiyordum.
Hastaneden çıkamadım. Sabaha kadar masamda oturup düşündüm. Unutmak istiyordum.
Fakat bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Bir şeyler yapmalıydım dedim kendi
kendime. Nihayet sabah olduğunda ilk işim, üyesi olduğum doktor kuruluşunu
aramak oldu. Onlarda yakın bir zamanda Afrika ülkelerinden gelmişlerdi. Suriye
için bir kafile olup olmadığını sordum. 1 hafta sonra bir kafilenin yola
çıkacağını söylediler. İçimi buruk bir sevinç kaplamıştı. Yüzlerce kez konferans,
eğitim ve ameliyatlar için yurt dışına gitmeme rağmen bu sefer içimde çok
farklı bir his vardı. İlk defa işe yarayacağımı düşünmeye başladım. 1 hafta
nasıl geçti hatırlamıyorum bile. Bütün hazırlıklar bitmişti. Sabah ilk uçakla
Gaziantep'e gidecektik. Bu benim İstanbul’u son görüşümdü. Doğup büyüdüğüm bir
şehri bırakıp giderken bir daha dönmeyeceğimi nereden bilebilirdim ki ?
Havaalanı'na indikten 1 saat sonra sınır kapısına gelmiştik. İlk defa bu kadar
Suriyeliyi bir arada görmüştüm. Bir müddet sonra sınır kapısından geçiş yaparak
Suriye'ye girmiştik. Çok az imkanlarla hastaneye çevrilen bir binanın önüne
geldiğimizde yaralıları görünce kendimiz birden hastaların başında bulduk. Bir
müddet önce okula düşen bir havan mermisi onlarca insanın yaralanmasına sebep olmuştu.
Önceliğimiz acil durumda olan çocuklar ve yaşlılardı. Fakat o kadar çok ağır
yaralılar geliyordu ki göz doktoru arkadaşım bile cerrahi ameliyata girmek
zorunda kalıyordu. Hiç hijyenik olmayan ve Tıbbi cihazların olmadığı adına
hastane denen yerde hem ameliyat hem de insanları tedavi etmek durumunda
kalmıştım. Bazen yetişemediğimiz için ölen insanları gördükçe daha da kötü
oluyordum. Dışarıda sanki uçan kuş bile vuruluyordu. O kadar çok ölü ve yaralı
geliyordu ki oturmak için bir an bile boş kalamıyordum. Kadın,çocuk,yaşlı,genç
onlarca yaralı geliyordu. İlk defa kendi ülkemde hiç sorun yaşamadan
kullandığım Tıbbi malzemelerin ne kadar önemi olduğunu fark ettim. Narkoz
yerine dişlerinin arasına sıkıştırılan tahta parçalarından tutunda, gazlı bez
yerine kağıt kullanmak zorunda kalmıştım. Allah’ım bu nasıl bir kıyımdı? Artık
kan ve parçalanmış bedenleri görmekten ilk defa bir cerrah olarak rahatsız
olmaya başlamıştım. Artık dayanacak gücüm de kalmamıştı.
......
Suriye'ye gelişimin 14. günü olmuştu. O gün Suriye’de geçireceğim son geceydi. Mevsim kış olmasına rağmen bahar havası vardı o gün. İçimde değişik bir sevinç vardı. Belki de ülkeme dönecek olmamın sevinciydi bu. Hatta o gün normal hastalar dışında hiç yaralı gelmemişti ve çok sevinmiştim. Sabah erken yola çıkacağımız için biraz erken yattım. Gece saat 2 gibi dışarıda bütün köyden duyulacak ses de bir çığlık ile uyandım. Ekibin en tecrübeli doktoru ben olduğum için önce beni kaldırdılar. Hemen hazırlanıp sedyelerin olduğu yere gittim. Hayatımda bu kadar yüksek sesle ağlayan bir insan görmemiştim. Sedye üstünde yatan kadının yaralı olduğunu düşünerek hastayı kontrol etmeye başladım. 2 kez sakinleştirici yapılmış olmasına bir türlü sakinleşmiyordu. Fakat kontrol ettiğimde hiçbir yara göremedim. Benim dışımda herkes elini başının arasına almış ağlıyordu. Sorduğum kimse cevapta vermiyordu. Tercümanlık yapan gence sorduğumda ise kadının durumunu anlattığında dizlerimin bağı çözülmüştü. Konuşamamıştım, nutkum tutulmuştu. Sedye de yatan kadının üzerinde ki et parçalarına baktıkça gözlerimdeki yaşlar artıyordu. Hele saçlarının arasında gördüğüm küçük bir serçe parmağını gördüğümde benim için hayat durmuştu. Elimi süremiyordum artık. İlk başta fark etmediğim et parçaları 7 aylık bir bebeğe ait olduğunu öğrendiğimde beni çok büyük bir öfke kaplamıştı. Kadıncağız yolda aracı ile bombalanan köyünden kaçarken aracına uçak füze atmış ve bebeği paramparça olmuştu. Bebeğinin parçalanan cesedi kadının üzerine yapışmıştı. Kadına hiç bir şey olmaması ise bir mucizeydi. Fakat kimse kadının yaşıyor olmasına sevinemiyordu. O gece benim için hayat son bulmuştu. Artık ben yaşayan bir cesed olmuştum. Hiç birşey yapamadan odama çekildim. Hıçkırıklarla ağlıyordum. Elimi onlarca kez yıkamama rağmen bir türlü unutamıyordum. Ellerimle temizlemeye çalıştığım et parçaları 7 aylık bir bebeğe aitti. O gece hayatımın en önemli kararını vermiştim. Bir daha doktor önlüğünü giyip elime neşter almayacaktım. Sabah olup kafile yola çıkmaya hazırlandığında onları yolcu etmek için kapıya çıktım. Beni hazırlanmamış gördüklerinde hepsi merakla ne olduğunu soruyordu. Tek bir cümle söyledim. "Doktor öldü". Her ne kadar ısrar etseler de artık doktor olmadığımı ve o çocuğun intikamını almak için burada kalacağımı söyledim.
Ben artık hastaları tedavi eden bir doktor değil, bir avcı olmaya karar vermiştim. O gün ilk işim kanas eğitimi alabileceğim bir yer bulmaktı. Suriye'de ki en iyi kanasçıyı bulup ondan aylarca eğitim aldım. Eğitim bittikten sonra silahımın ilk şarjöründen bir mermi çıkarıp cebime koydum. O mermiyi binlerce insanı katleden Beşşar Esed için saklıyorum. Bugüne kadar yüzlerce Esed askerini 2. mermiyi kullanmadan avladım. Bugün ilk defa bu yazıyı yazarak sizleri de Doktor Kanas ile tanıştırdım. Bugünden sonrada vakit buldukça yazmaya da devam edeceğim. Ta ki o son mermi sahibini bulana kadar.
......
Suriye'ye gelişimin 14. günü olmuştu. O gün Suriye’de geçireceğim son geceydi. Mevsim kış olmasına rağmen bahar havası vardı o gün. İçimde değişik bir sevinç vardı. Belki de ülkeme dönecek olmamın sevinciydi bu. Hatta o gün normal hastalar dışında hiç yaralı gelmemişti ve çok sevinmiştim. Sabah erken yola çıkacağımız için biraz erken yattım. Gece saat 2 gibi dışarıda bütün köyden duyulacak ses de bir çığlık ile uyandım. Ekibin en tecrübeli doktoru ben olduğum için önce beni kaldırdılar. Hemen hazırlanıp sedyelerin olduğu yere gittim. Hayatımda bu kadar yüksek sesle ağlayan bir insan görmemiştim. Sedye üstünde yatan kadının yaralı olduğunu düşünerek hastayı kontrol etmeye başladım. 2 kez sakinleştirici yapılmış olmasına bir türlü sakinleşmiyordu. Fakat kontrol ettiğimde hiçbir yara göremedim. Benim dışımda herkes elini başının arasına almış ağlıyordu. Sorduğum kimse cevapta vermiyordu. Tercümanlık yapan gence sorduğumda ise kadının durumunu anlattığında dizlerimin bağı çözülmüştü. Konuşamamıştım, nutkum tutulmuştu. Sedye de yatan kadının üzerinde ki et parçalarına baktıkça gözlerimdeki yaşlar artıyordu. Hele saçlarının arasında gördüğüm küçük bir serçe parmağını gördüğümde benim için hayat durmuştu. Elimi süremiyordum artık. İlk başta fark etmediğim et parçaları 7 aylık bir bebeğe ait olduğunu öğrendiğimde beni çok büyük bir öfke kaplamıştı. Kadıncağız yolda aracı ile bombalanan köyünden kaçarken aracına uçak füze atmış ve bebeği paramparça olmuştu. Bebeğinin parçalanan cesedi kadının üzerine yapışmıştı. Kadına hiç bir şey olmaması ise bir mucizeydi. Fakat kimse kadının yaşıyor olmasına sevinemiyordu. O gece benim için hayat son bulmuştu. Artık ben yaşayan bir cesed olmuştum. Hiç birşey yapamadan odama çekildim. Hıçkırıklarla ağlıyordum. Elimi onlarca kez yıkamama rağmen bir türlü unutamıyordum. Ellerimle temizlemeye çalıştığım et parçaları 7 aylık bir bebeğe aitti. O gece hayatımın en önemli kararını vermiştim. Bir daha doktor önlüğünü giyip elime neşter almayacaktım. Sabah olup kafile yola çıkmaya hazırlandığında onları yolcu etmek için kapıya çıktım. Beni hazırlanmamış gördüklerinde hepsi merakla ne olduğunu soruyordu. Tek bir cümle söyledim. "Doktor öldü". Her ne kadar ısrar etseler de artık doktor olmadığımı ve o çocuğun intikamını almak için burada kalacağımı söyledim.
Ben artık hastaları tedavi eden bir doktor değil, bir avcı olmaya karar vermiştim. O gün ilk işim kanas eğitimi alabileceğim bir yer bulmaktı. Suriye'de ki en iyi kanasçıyı bulup ondan aylarca eğitim aldım. Eğitim bittikten sonra silahımın ilk şarjöründen bir mermi çıkarıp cebime koydum. O mermiyi binlerce insanı katleden Beşşar Esed için saklıyorum. Bugüne kadar yüzlerce Esed askerini 2. mermiyi kullanmadan avladım. Bugün ilk defa bu yazıyı yazarak sizleri de Doktor Kanas ile tanıştırdım. Bugünden sonrada vakit buldukça yazmaya da devam edeceğim. Ta ki o son mermi sahibini bulana kadar.
Şimdilik Allah'a emanet olun.
Doktor Kanas
18/06/2015 – 03:00
İdlib/Suriye
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilO avlanacak namussuzlar Türkiye'de de hayli çok. Beşşar Esed denen kafir oğlu kafiri ve katliamlarını açıkça destekliyorlar.Rabbim inşaallah bizlere fırsat verir de bir gün bu vahşi pisliklerin hepsinin pis kellerini alırız.
YanıtlaSils a irak sam nami diger isidla alakaniz var mi?
YanıtlaSilAllah kolaylık versin. Dava adamı olarak ölmek büyük bir mazhariyettir. Hepimize nasip etsin.
YanıtlaSilgazan mübarek olsun
YanıtlaSilgazan mübarek olsun
YanıtlaSilAllah yardımcın olsun
YanıtlaSilRabbim güç, kuvvet versin. Amacınıza ulaşma yolunda Allah yardımcınız olsun. Dualarımız sizinle.
YanıtlaSilRabbim güç, kuvvet versin. Amacınıza ulaşma yolunda Allah yardımcınız olsun. Dualarımız sizinle.
YanıtlaSilRabbim güç, kuvvet versin. Amacınıza ulaşma yolunda Allah yardımcınız olsun. Dualarımız sizinle.
YanıtlaSilAllah yar ve yardımcınız olsun. İnsaAllah en kısa zamanda o son mermi sahibini bulur ve geberir o zalim. Zalimler için yaşasın Cehennem. Yazılarınızı merak ve duayla bekliyoruz.
YanıtlaSilİran beslemesi İmad Raif isimli şeytanın askerini Zebanilere sen mi teslim ettin doktor'um ?
YanıtlaSilAllah yardımcınız olsun
YanıtlaSilAllah yardımcınız olsun
YanıtlaSilAllah yardımcınız olsun
YanıtlaSilUmarım Türkmen taburları ile berabersinizdir, diğer örgütlere pek güven olmuyor.
YanıtlaSilAllah yardimciniz olsun. Sizlere her türlü desteği vermek isteriz...
YanıtlaSilRabbim Yar ve Yardımcın olsun Kardeşim
YanıtlaSilKocama yürekli adam.........
YanıtlaSilMü'min in mü'mine en güzel yardımı dua iledir.. Allah yardımcınız olsun, Allah kabul etsin.
YanıtlaSilAllah yardımcın olsun yolundan gidebilmek cümlemize nasip olsun
YanıtlaSilAllah yardimcin olsun
YanıtlaSilAllah sübhnehu ve Teala şehadet nasip etsin
YanıtlaSilAllah yar ve yardımcınız olsun , bizim korkup yapamadığımız işleri yapıyor cihat ediyorsunuz , elimizden gelebilecek maddi bir şey var ise lütfen benimle iletişime geçin, imkanlar dahilinde yardımcı olmaya çalışırım.
YanıtlaSilYüce Allah tez zamanda o mermiyi esada saplamayi nasip etsin. Tez zamanda gebersin. Allah Teala yardımcın olsun.
YanıtlaSilallah yar ve yardımcın olsun
YanıtlaSilallah yardımcın olsun koca yürekli adam
YanıtlaSilallah yardımcın olsun koca yürekli adam
YanıtlaSilbol şanş üstad sağ sağlim davanı hallet ve mesleğinlede ülkedeki insanlarımıza yardıma dön yakın zamanda
YanıtlaSilO kadar hainimiz varki hangisinden başlamak lazim diye düşünmeden edemiyorum,kimleri vatan sever bilmişiz Allahim sen bizlere akıl fikir izan ver,rabbim herdaim sizlerin yaninda olsun.artik ciddi ciddi ben ne yapabilirim diyede düsunmeden edemiyorum. O kadar hainimiz varki
YanıtlaSilAllah seni cennetinde kendi sevdiklerinin katında sevdikleriyle beraber ağırlasın islam aşkı dolu Türk yürekli şehit
YanıtlaSilAllah seni cennetinde kendi sevdiklerinin katında sevdikleriyle beraber ağırlasın islam aşkı dolu Türk yürekli şehit
YanıtlaSilBana kanas eğitimi verir misin 1 mermide ben cebime kıymak istiyorum.
YanıtlaSilMuhammedeminkacmaz21@gmai